İnsanlık için spor tarihi, insanların zorlu yaşam koşullarında hayatta kalmaya çalışması ve yaşamını sürdürebilmesi için gerekli bedensel faaliyetlerde bulunmasıyla başlamıştır. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığı atma, atlama, itme, çekme, tırmanma ve koşma gibi hareketler günümüz spor hareketlerinin temelini oluşturmuştur. Tarihsel gelişimlere paralel olarak gelişen spor, nesilden nesile aktarılarak günümüzdeki halini almıştır.
Türkler, ilk yerleşim yerleri olan Orta Asya’nın coğrafi şartları ve bozkır yaşamının zorluklarından dolayı bedensel faaliyetlere önem vermişlerdir. Ayrıca Türklerin savaşçı bir yapıda olmaları ve o dönemde olan savaşların beden gücü gerektirmesi nedeniyle bedensel faaliyetlerde süreklilik gösterilerek vücut zinde tutulmuştur.
Türklerle özdeşleşen atın evcilleştirilmesiyle, Türk kültüründe spor yeni bir boyut kazanmıştır. Türklerin at ile olan birlikteliği binicilikte ustalaşmalarına ve at üzerindeki becerilerini geliştirmelerine katkı sağlamıştır. Bu gelişmeler savaşlarda üstünlük sağlamalarına ve atlı sporların doğmasına sebep olmuştur.
Türklerin tarih sahnesine çıkışlarından günümüze kadar yaptıkları sporların hepsini tespit edebilmek oldukça zordur. Türk kültüründe yer alan atlı sporları sıralayacak olursak; düz at yarışları, cirit, gökbörü, çevgen, beyge, alaman beyge, kızkovar, cop, topuz çarptırganı, yar atlama, sağmen, tellal, çambı atmay, cılanay çarpış, aygır yarış, oğdarış, öpkü çarpış, kunan yarış, cırga tartu, er ve bayan sayış, kuruş kapmak, atlı okçuluk, atlı avcılık ve rahfan olmak üzere 25 adettir (Türkmen,1933).
Kaynağını Türk kültüründen alan diğer spor dallarına gelince bunlar; güreş (yağlı, karakucak, aba, palvan, apan, karsak şalvar ve bayrak), tomak, okçuluk, matrak, kılıç-kalkan, tepük (ayak topu-futbol), gürz kaldırma, kızgıntaş, çelik-çomak, kale yıkma, urgan çekme, taz süzüştürü, kösküç (koskuç), seğirtme (koşu) vb. oyunlardır (Güngör,1986).
Türk kültüründe kadınlara verilen önem toplumun diğer alanlarında olduğu gibi spor alanında da görülmüştür. Kadınlar da tıpkı erkekleri gibi ata binmiş, ok atmış, top tekmelemiş, güreşmiş, bedenin geliştirilmesine ve daha sağlıklı olmasına ayrı bir önem vermişlerdir.
Bugün Moskova Devlet Müzesi’nde bulunan, eski bir Çin yazarı olan Soy-Wer’in eserinde Türkler için şöyle deniliyor: “Orta Asya’da Kıvışka’da üç gün, üç gece süren şölenlerde, pehlivanlar güreşir, gençler koşar, atlar koşturulur, kılıç-kalkan gösterileri yapılır; top oynanır ve oklar atılırdı. Bir atlas üzerine konulan küçük bir hedefe okunu nişanlayan kişi, o ülkenin, bir günlük hükümdarı ilan olunur ve o gün için hükümdarın tüm hak ve yetkilerini kazanırdı. Oku, kadınlar ve erkekler birlikte atarlardı. Top oyununda topa elle dokunulmaz, ayak ya da başla vurulurdu. Bu oyunu, kadın ve erkekler, karşı karşıya ya da yan yana oynarlardı.’’
Sporun, toplumsal hayat içerisinde bu denli güçlü olmasıyla beraber, gerek daha sağlıklı bir beden elde edilmiş, gerekse de askeri anlamda önemli başarılar elde edilmiştir (Dever ve İslam,2015).
Türk kelimesinin ‘’güçlü’’ manasına geldiği ve tarihsel süreçle beraber bu kelimenin, doğrudan bir şekilde güce ve savaşçı bir kimliğe vurgu yaptığı gerek destanlarda gerekse de birtakım araştırmalarda ortaya konmuştur. Bu da Türklerin, bedensel güce önem verdiğini ve bunu gerçekleştirebilmek amacıyla da beden talimleriyle sürekli bir şekilde iç içe olduğunun en önemli göstergelerinden birisidir (Dever ve İslam,2015). Orta Asya bozkırlarında beden eğitimi kültürüne verilen önem Türkleri bütün bozkırın tek hakimi yapmıştır (Fişek,1992).
Eski Türklerde binicilik, okçuluk gibi faaliyetler her zaman ön plandaydı. Bunlardan farklı olarak Hunların ve Göktürklerin soğuk kış şartlarında bedenlerinin dizden aşağıda kalan kısımlarına özel bir araç takarak kaydıkları, Uygurların ise yaşadıkları bölgeden ötürü yüzme faaliyetlerinde bulundukları bazı kaynaklarda belirtilmiştir. Ayrıca ayak topu olarak adlandırılan futbolun, özellikle Göktürklerde kız ve erkek çocukları arasında oldukça sevilerek oynanan bir oyun olduğu da bilinmektedir. Özellikle deriden yapılmış ve içi kıl ile doldurulmuş olan top (Taşağıl,2014) büyük bir neşe kaynağı olmakta ve Göktürk çocukları, bu tür bir topla, ayak topu (futbol) oynamaktaydılar.
Eski Türklerde düzenlenen törenlerde ve büyük şölenlerde ok atılır, güreş tutulur ve ata binilirdi. Diğer spor faaliyetleri ise cirit, avcılık, mızrak, kılıç ve gülle atmaktı.
Selçuklularda ise, yoğun bir şekilde bedensel faaliyetler görülmektedir. Bunlar top oyunları, güreş tutma, çevgen, cirit, ok atma, ata binme, kılıç kullanma, gürz kaldırma gibi faaliyetlerdir. Selçuklularda değinilmesi gereken önemli konulardan birisi ise spor tekkelerinin açılmasıdır. Bu da sporun devlet tarafından teşkilatlandırılmaya çalışıldığının göstergesidir. Ayrıca Selçuklular, kendilerinden önceki Türk toplumlarından aldıkları sportif becerileri Osmanlı Devleti’ne aktarmıştır.
Osmanlı Devleti’nde ise sporun başlıca amacı tüm eski Türk devletlerinde olduğu gibi savaşa hazırlık yapmaktır. Bu durumdan ötürü bedensel faaliyetler sürekli geliştirilmeye devam etmiştir. Osmanlı’da, daha çok okçuluk, binicilik ve güreş sporuna önem verilmiştir. Daha önce Selçuklularda görülen spor tekkelerinin kurulması Osmanlı Devleti’nde de görülmüştür. Güreşçilerin eğitim aldığı yerlere güreşçiler tekkesi, okçuların eğitim aldığı yerlere okçular tekkesi adı verilmiştir. Sporun teşkilatlandırılmaya çalışılması Osmanlı’da da devam etmiştir.
Ayrıca Osmanlı’da okullarda da bedensel gücün geliştirilmesine katkı sağlayacak koşma, atlama, cirit atma ve güreş gibi spor faaliyetleri yapılmıştır. Böylelikle daha becerikli, bedenen daha sağlam, savaş alanlarında daha güçlü bireylerin olması hedeflenmiştir.
Yukarıda bahsedilen sporlar Türk kültüründen kaynağını alan geleneksel sporlardır. Bu sporların hepsi Türklerde milli spor olarak bilinmektedir (Flor,1965). Uluslararası bir statü kazananlar da olmuştur. Mesela; kılıç-kalkan oyunu eskrim, ok atma okçuluk ve tepük futbol olarak yer almaktadır (Öztürk,1993).
Genel anlamda Türk kültüründe sporun gelişim sürecine baktığımızda, sporun savaşa hazırlık için bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu durumdan ötürü Türkler, daha sağlam bir vücuda sahip olmak, zorlu tabiat şartlarının üstesinden gelmek ve en önemlisi savaş alanlarında üstünlük sağlamak amacıyla bedensel faaliyetler gerçekleştirmişler ve geliştirmişlerdir.
Kaynakça
İmamoğlu, O., Taşmektepligil, Y, M., Türkmen M., (1997). ‘’Türk Kültüründe Spor’’, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; Cilt:10; 145-150.
Dever, A., İslam, A., (2015). ‘’Tarihsel Süreç İçerisinde Türk Kültüründe Spor Algısı’’, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi; Cilt:4, Sayı:5.
Kurt, T., Kılıç, M., Kılıç, N, M., Özbayraktar, F., Yücel, E., Kıvanç, C., ‘’Türk Spor Tarihi’’, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2016.